Deprem Psikolojisi Nedir? Depremin Yetişkinler ve Çocuklar Üzerindeki Etkileri Nelerdir?

GÜVEN SAĞLIK GRUBU

Paylaş:

Deprem Psikolojisi Nedir? Depremin Yetişkinler ve Çocuklar Üzerindeki Etkileri Nelerdir?

Depremler, yalnızca şehirleri değil, zihinleri de sarsar. Bir anda yaşanan bu büyük doğa olayları, hem fiziksel hem de ruhsal düzeyde derin izler bırakabilir. Beklenmedik bir anda gelen sarsıntı, insanlarda temel güven duygusunu zedelerken, korku, çaresizlik ve kaygı gibi duyguları da beraberinde getirir. Üstelik bu etkiler yalnızca yetişkinlerle sınırlı kalmaz; çocukların iç dünyasında da uzun süreli travmalara neden olabilir. Güven Çayyolu Tıp Merkezi'nden Klinik Psikolog Hilal Savaş, bir depremin ardından hem yetişkinlerde hem de çocuklarda görülebilecek psikolojik tepkileri ele aldı, bu zorlu süreci daha sağlıklı atlatabilmek için neler yapılabileceğini paylaştı.

Deprem Psikolojisi Nedir? Depremin Yetişkinler ve Çocuklar Üzerindeki Etkileri Nelerdir?

İçindekiler

Deprem Psikolojisi Nedir?

İstanbul’daki 6.2 büyüklüğündeki deprem hepimizin yaşamına aniden ve sarsıcı bir şekilde dahil oldu. Böyle büyük depremler, sadece fiziksel yapıları değil, bireylerin ruhsal dünyasını da derinden etkilemektedir. Depremler, bireylerde kontrol kaybı hissi, güven duygusunda zedelenme ve hayatta kalma ile ilgili temel korkuları tetikleyebilir. Depremin hemen ardından birçok kişi çeşitli psikolojik tepkiler gösterebilir. Şok ve inkâr, kişinin olayın büyüklüğünü kavramakta zorlanmasıyla birlikte “Gerçekten oldu mu?” hissi şeklinde ortaya çıkabilir. Korku ve kaygı, yeniden deprem olacağına dair bir beklentiyle güvende olamama hissine dönüşebilir. Uyku problemleri, kabuslar ve ani irkilmeler yaygın olarak görülürken; bazı bireylerde sinirlilik, öfke patlamaları, içe kapanma ya da aşırı uyarılmışlık hali gelişebilir. Özellikle yakınlarını kaybeden bireylerde ya da kendisi zarar görmemiş olmasına rağmen bazı kişilerde suçluluk duygusu gelişebilir. Travma sonrası stres tepkileri ise olayın zihinde tekrar tekrar yaşanması, kaçınma davranışları ve bedensel huzursuzlukla kendini gösterebilir. Tüm bu duygular, travmatik bir olay sonrasında normal ve beklenen tepkilerdir. Ancak bu belirtiler iki hafta veya daha uzun süre devam ederse ya da kişinin günlük yaşam işlevselliğini ciddi şekilde etkilerse, profesyonel destek almak önem arz eder.

Deprem Sonrası Yetişkinler Psikolojik Olarak Nasıl Etkilenir?

Deprem sonrasında bazı bireyler kontrol kaybı ve psikolojik çökme yaşayabilir. Bu durum, kişinin kendisini yetersiz ya da suçlu hissetmesine yol açabilir. Bu nedenle bireylerin, kontrol algılarını küçük ve uygulanabilir adımlarla yeniden kazanmaya çalışmaları faydalı olacaktır. Yetişkinlerde travma sonrasında ortaya çıkan duygular sıklıkla beden üzerinden ifade bulur. Bu nedenle güvenli beden taraması, ayakların yere sağlam basılması (grounding) ve nefesle gevşeme gibi mindfulness temelli tekniklerin uygulanması önerilir. Bu uygulamalar, hem bedensel regülasyonu sağlar hem de zihin ile bedeni yeniden ilişkilendirir.

Depremler sadece bireysel değil, aynı zamanda kolektif travmalardır. Yetişkinler için “yararlılık hissi”, psikolojik dayanıklılığı artıran bir etkendir. Bu yüzden, kan verme, yardım malzemesi hazırlama, komşularla yardımlaşma gibi küçük sosyal katkılar, bireyin pasif travma yaşantısını aktif bir iyileşme sürecine dönüştürmesine yardımcı olabilir. Ayrıca medya maruziyetinin sınırlandırılması gerekir. Sürekli olarak deprem haberlerine maruz kalmak, bireydeki kaygıyı artırabilir. Bilgi almak yeterlidir, ancak aşırı maruziyet yıpratıcı hale gelir.

Bireyler sadece kendi travmalarını değil, aynı zamanda çevresinin, toplumun ve sevdiklerinin acılarını da taşırlar. Bu durum, özellikle bazı bireylerde varoluşsal sorgulamalara yol açabilir. Bu duygularla başa çıkabilmek için kişilere düşünmeleri, hislerini ifade etmeleri ve anlam arayışına girmeleri için alan tanımak önemlidir.

Deprem Sonrası Yetişkinleri Neler Bekliyor?

Depremler, hayatın belirsizliğini ve kırılganlığını bize sert bir şekilde hatırlatır. Böyle zamanlardan sonra birçok kişi, yaşamındaki öncelikleri yeniden sorgulamaya başlayabilir. Bazı bireyler için bu süreç, psikolojik büyüme, dayanıklılık ve yeniden yapılanma süreci haline gelebilir. Psikolojik iyileşme zaman alan ve inişli çıkışlı bir süreçtir, ancak imkânsız değildir. İnsan zihni, doğası gereği dayanıklıdır. Doğru sosyal destekle ve profesyonel yaklaşımlarla travmalar anlamlandırılabilir, bireyler yeniden ayağa kalkabilir.

Deprem Çocukları Nasıl Etkiler?

Depremler, çocukların dünyasında sadece fiziksel değil; aynı zamanda duygusal, bilişsel ve sosyal düzeyde de derin izler bırakabilir. Çocuklar, dünyayı genellikle güvenli bir yer olarak algılarlar. Ancak deprem gibi ani ve yıkıcı olaylar bu temel güvenlik algısını sarsar. Bu noktada, ebeveynlerin çocuklarına nasıl yaklaştıkları, çocuğun bu travmatik olayı nasıl işleyeceği üzerinde belirleyici bir rol oynar.

Çocuklar yaşlarına ve gelişim dönemlerine göre farklı tepkiler verebilirler. Okul öncesi dönemdeki çocuklar, gerileme davranışları (alt ıslatma, parmak emme), ebeveyne yapışma ve oyunlarında depremi tekrar etme gibi davranışlar gösterebilir. İlkokul çağındaki çocuklarda karın ağrısı, baş ağrısı gibi somatik yakınmalar, dikkat dağınıklığı ve suçluluk duygusu sıkça görülür. Ergenlik döneminde ise varoluşsal sorgulamalar, sosyal çekilme, duygusal dalgalanmalar ve gelecek kaygısı belirgin hale gelebilir.

Deprem çocuklarda temel güvenin sarsılması, kontrol kaybı, yetersizlik duygusu ve depremi tekrar yaşantılama gibi duygusal süreçleri tetikleyebilir. Çocukların oyunlarında depremi tekrar canlandırmaları, yaşananları anlamlandırmaya çalıştıklarının ve içsel olarak bu travmayı işleme sürecinde olduklarının bir göstergesidir.

Ebeveynler Deprem Sonrası Çocuklarına Nasıl Destek Olabilir?

Deprem sonrası süreçte çocukların iyileşmesinde en önemli koruyucu faktörlerden biri ebeveyn ile kurulan ilişkidir. Bu süreçte çocukların duygularını bastırmak yerine, ifade etmelerine alan tanımak gerekir. “Korkmana gerek yok” gibi cümleler yerine, “Evet, çok korkmuştuk ama birlikteyiz ve bu duygular geçecek” gibi hem aynalayan hem de güven veren ifadeler kullanılmalıdır. Çocuklar kendilerini en rahat oyunla ifade ederler. Depremi oyunlarında canlandırmaları, yeniden kontrol sahibi olduklarını hissetmelerine yardımcı olur. Bu oyunlara müdahale etmek yerine, çocuğun yanında fiziksel ve duygusal olarak bulunmak, süreci destekler. Belirsizlik karşısında en çok “tahmin edilebilirlik” çocuklara güven verir. Bu nedenle yemek, uyku, oyun ve okul gibi günlük rutinleri yeniden yapılandırmak önemlidir. Küçük sorumluluklar verilerek çocukların yeniden işlevsel hissetmeleri sağlanabilir.

Çocuklar sözel ifadelerden çok, bedensel güvenlikle sakinleşirler. Bu nedenle sarılmak, yanında uyumak, elini tutmak gibi bedensel temaslar çocuğa iyi gelir. Ayrıca, “Evin neresi daha güvenli?” gibi sorularla birlikte yapılan acil durum planları, çocuğun pasif korkusunu aktif bir güvenlik duygusuna dönüştürür. Eğer çocukta yoğun öfke nöbetleri, içine kapanma, okula gitmeyi reddetme, aşırı tetikte olma, bedensel yakınmalar ya da kalıcı kabuslar gibi belirtiler iki haftadan uzun sürüyorsa, bir uzmandan destek alınması gerekir. Çocuklar, yaşanan olaylardan çok, o olaylar sırasında çevrelerinden aldıkları duygusal tonu içselleştirirler. Bu nedenle ebeveynin sakinliği, dürüstlüğü ve tutarlılığı, çocuğun içsel güvenini yeniden inşa etmesinde en büyük rehberdir.

Hazırlayan: Klinik Psikolog Hilal Savaş


Sağlık Rehberi

Sağlık rehberimizden içerikler görüntüleyin.

Haber Bültenimize üye olun.

Periyodik olarak haber bültenimizi size ulaştıralım.

...

Nesilden nesile hayat bize GÜVEN diyor.


Güven Hastanesi hizmet standartları ile JCI tarafından akredite edilmiştir. JCI şikayet bildirimlerinizi buraya tıklayarak yapabilirsiniz.

Kişisel verilerin korunması ve işlenmesi politikalarına buradan ulaşabilirsiniz.


Sayfanın son güncellenme tarihi: 01-02-2025